Çinli araştırmacıların zehirli bir mantarı “biyoterörizm silahı” olarak ABD’ye soktuklarından şüphe ediliyor. Yapay zeka ve biyoteknoloji, Batılı demokrasiler için yeni bir güvenlik sınavı.
Biyoterörizm ya da tarımsal terörizmi ifade eden agroterörizm örnekleri bugüne kadar çok az sayıda somut biçimde kanıtlanabildi. Bu alan genellikle örtülü operasyonlar, siyasi suçlamalar ve dolaylı kanıtlarla şekilleniyor. “Fusarium graminearum” vakası ise bir Batılı demokrasiye yönelik Çin destekli “agroterörizm” (tarımsal üretime yönelik kasıtlı sabotaj) ya da biyoterörizm şüphesine dair şimdiye kadar en ayrıntılı şekilde belgelenmiş olay olarak öne çıkıyor.
Şüpheli numuneler bagajda bulundu
Zunyong Liu, 34 yaşında Çin’in güneydoğusundaki Zhejiang Üniversitesi’nde görevli araştırmacı bir biyolog. Temmuz 2014’te Detroit Metropolitan Havalimanı’na inişinin ardından gümrük memurlarınca kontrol edildi. Bagajında peçeteye sarılı kâğıtlar, üzerinde garip daireler bulunan filtreler ve rengi kırmızıya çalan kahverengi bitki parçaları dört plastik torba içinde bulundu. Bunlar, masum bilimsel numuneler değildi.
ABD makamları, bunları tüm bir hasadı yok edebilecek, hem hayvanlar hem de insanlar için zehirli olabilecek “potansiyel bir agroterörizm silahı” olarak tanımladı. Yani zehirli “Fusarium graminearum” mantarına ait örnekler olduğunu tespit etti.
Zunyong, ilk ifadesinde Michigan Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmalar yapan kız arkadaşı Yunqing Jian’ı ziyaret ettiğini söyledi. Ancak sorgulama ilerledikçe numuneleri bilerek gizlediğini ve laboratuvarda klonlayarak deneylerde kullanmayı planladığını itiraf etti.
FBI, Zunyong Liu’nun telefonunda “bitki patojenlerine dayalı savaş” konulu akademik makalelere ve Jian’la yazışmalara ulaştı. Bu mesajlar, önceden planlanmış bir kaçakçılık girişimi ile yasadışı örneklerin daha önce de ülkeye sokulmaya çalışıldığını gösteriyordu.
Havalimanında agroterörizm şüphesi
FBI, Yunqing Jian’ın da Çin devleti tarafından desteklendiğini, Çin Komünist Partisi’nin sadık bir üyesi olduğunu ve Michigan’daki laboratuvarında aynı patojenler üzerine çalıştığını açıkladı.
Soruşturma kapsamında ikiliye komplo, kaçakçılık, yalan beyan ve vize dolandırıcılığı suçlamaları yöneltildi. Zunyong, doğrudan Çin’e sınır dışı edildiği için ABD yargısına karşı hesap veremiyor. Jian ise hâlen tutuklu ve kefalet duruşmasını bekliyor.
Tohumlar ve sporlar üzerinden “gölge savaş”
ABD’de benzer endişeler yeni değil. Daha 2020 yılında birçok eyalet, Çin’den vatandaşlara gönderilen istenmeyen tohum paketleri konusunda uyarıda bulunmuştu. Tarım yetkilileri, bu tohumların tanımlanmamış bitki türlerine veya istilacı türlere ait olabileceğinden şüphelenmişti. Virginia Tarım ve Tüketici Hizmetleri Bakanlığı 24 Temmuz 2020 tarihli açıklamasında “İstilacı türler çevreye ciddi zararlar verir, yerli bitkileri ve böcekleri yok eder, tarımsal üretime ağır darbeler indirir” ifadelerini kullanmıştı.
ABD’de bugün giderek daha fazla kişi, başlangıçta bilimsel iş birliği olarak sunulan bu tür girişimlerin aslında stratejik bir rakibin Amerikan tarımını zayıflatmaya yönelik örtülü bir planının parçası olabileceğinden endişe ediyor. Güvenlik uzmanları ve siyasetçiler bu durumu “ciddi ulusal güvenlik tehdidi” olarak tanımlıyor. Olay, hibrit savaş çağında agroterörizmin yeni biçimini simgeliyor:
Yani gıda üretimine zararlı patojenlerin gizlice sokulması veya genetik olarak değiştirilmesi yoluyla yapılan hedefli saldırılar.
Fusarium graminearum, aslında ABD’de zaten görülen bir mantar türü. Bu patojen, buğday ve arpa tanelerini küçültüp buruşuk hale getiriyor, mısırda ise koçan çürüklüğüne yol açıyor. Ancak asıl tehlike, mevcut tedavilere dirençli genetik olarak değiştirilmiş bir varyantın ortaya çıkması.
Şu ana kadar ABD’ye sokulmak istenen örneklerin manipüle edildiğine dair kanıt bulunamadı, ancak risk hem somut hem de ürkütücü.
Biyoteknoloji ve yapay zeka: Tehdidin yeni boyutu
Klasik kaçakçılık yöntemlerinin yanı sıra zararlı organizmaların sentetik biyoloji veya yapay zeka destekli protein tasarımı yoluyla değiştirilme olasılığı giderek daha fazla önem kazanıyor. Bilim insanları, uzun süredir mantar, spor, virüs ve toksik proteinlerin genetik yapısını değiştirmeye yarayan araçların yalnızca barışçıl değil ama aynı zamanda askeri veya yıkıcı amaçlarla da kullanılabileceği konusunda uyarıyor.
Sorunu ağırlaştıran etken ise mevcut güvenlik mekanizmalarının bu yeni teknolojilere karşı yetersiz kalması. Güncel araştırmalar, modern yapay zeka modellerinin kontrol sistemlerini aşabilen tehlikeli protein varyantları üretebildiğini ortaya koyuyor.
Teknik Üniversitesi Dresden’de görev yapan teoloji profesörü Birte Platow, konuyla ilgili şunları söylüyor:
“Yapay zekâ ile üretilen proteinler doğada bulunanlarla benzer özellikler taşıyabilir, ancak DNA dizilimleri farklı olabilir. Eğer bu protein potansiyel olarak tehlikeliyse mevcut kontrol sistemleri tehdidi ‘fark etmeden’ gözden kaçırabilir.”
Yapay zeka destekli protein üretiminde güvenlik açıkları
Platow, “Protein mühendisliği, çift kullanımlı (dual-use) bir araştırma alanıdır. Aşı geliştirme, gen temelli tedaviler veya kişiye özel tanı ve tedavi yöntemleri gibi olumlu etkiler yaratabilir. Ancak aynı teknoloji, tehlikeli genleri kodlayan proteinlerin kasıtlı ya da kazara sentezlenmesi riskini de taşır. Bu da biyolojik silah geliştirilmesi gibi zararlı sonuçlara yol açabilir” diyor.
Almanya’daki uzmanlar da bu görüşü paylaşıyor: Özellikle çift kullanımlı teknolojiler ve yapay zeka destekli protein tasarımı, tarım, tedarik zincirleri ve kritik altyapılara yönelik saldırıları teknik olarak daha kolay ve erişilebilir hale getiriyor.
Bonn Üniversitesi’ne bağlı Alman Biyobilimlerde Etik Referans Merkezi (DRZE) Direktörü Prof. Dr. Dirk Lanzerath da benzer bir uyarı yapıyor:
“Çift kullanımlı teknolojiler, sivil faydalarının yanı sıra askerî ya da suç amaçlı kullanımlara da açık olmasıyla tanımlanır. Araştırmacılar burada sürekli bir ikilemle karşı karşıya. Yapay zeka destekli protein tasarımı, bir yandan aşı ve ilaç üretimini hızlandırma potansiyeli taşırken diğer yandan biyolojik silah geliştirilmesini de kolaylaştırabilir.”
Yapay zeka destekli bir insansız hava aracı
Bilim kırılma noktasında
Prof. Platow, “Kötü niyetli kullanımın potansiyel sonuçları milyonlarca insanın yaşamını etkileyebilir. Ancak aynı teknolojiler büyük faydalar da sağlayabilir. Bu nedenle zarar ile potansiyel fayda dikkatle dengelenmelidir” diyor.
Teolog Platow, TU Dresden/Leipzig Üniversitesi’ndeki ScaDS.AI Yapay Zeka Yetkinlik Merkezi yönetim kurulunda da görev yapıyor.
Bilim çevreleri, bu risklere karşı etik kodlar ve gönüllü taahhütler geliştiriyor. Ancak teknolojik ilerlemenin hızı, daha güçlü uluslararası düzenlemeler ve bağımsız denetim mekanizmaları gerektiriyor.
Biyoterörizmin hafife alınan tehdidi
Bugüne kadar biyoterör saldırılarına ilişkin mahkemede kanıtlanmış olaylar çok nadir. Ancak değişen tehdit ortamı, Batılı demokrasileri daha dikkatli davranmaya zorluyor. Yapay zeka destekli protein tasarımı, çift kullanımlı teknolojiler ve risk tespitindeki eksikliklerin birleşimi, agroterörizm ve biyoterörizm için yeni bir boyut oluşturuyor.
Yunqing Jian ve Zunyong Liu vakası, bir ülkeye saldırının artık sadece klasik yöntemlerle değil, mikrobiyolojik düzeyde de gerçekleşebileceğini gösteriyor. Bir sonraki büyük kriz, mantar sporlarının ve genetik varyantların kontrolünün sona erdiği noktada; yani kimse farkına varmadan başlayabilir.