Ertuğrul Özkök: Federasyon’un “kozmik odası” ilk defa 8 gazeteciye açıldı; kozmik odadan gelen iki bomba haber

Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu

Son olarak Ankaragücü sahasında yumruklaşmayla en dibe vuran hakem tartışmasından sonra Futbol Federasyonu dün sürpriz bir adım attım.

Bugüne kadar kapalı kapılar ardında duran Türkiye Futbol Federasyonu, kapılarını ilk defa bir grup gazeteciye açtı.

Federasyon, bir grup gazeteyi Riva’daki tesislerine davet etti.

Aralarında spor gazetecisi olmayan tek kişi bendim.

Ve bu davet sırasında Federasyon herkesi şaşırtan bir şey yaptı.

Futbolun kozmik odası olan “VAR”ın kapıları açıldı.

Ve sonunda bütün futbol kulüplerine hiç beklenmeyen bir teklifte bulundu.


Futbolun kozmik odası olan “VAR”ın kapıları açıldı

Masanın başında Federasyon Başkanı Büyükekşi oturuyordu

Federasyon Başkanı Mehmet Büyükekşi de toplantıya katıldı.

Bilgilendirmeyi Başkanvekili, İcra Kurulu ve Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Eröğüt yaptı.

Eröğüt, Türkiye Futbol Federasyonu’nun, spor yönetimi konusunda doktora yapmış ilk yönetim kurulu üyesi.

UEFA ve FIFA ile ilişkileri o yürütüyor.

Bu arada TFF Basın Müşaviri Armağan Pekkaya’nın benim de okuduğum Ankara İletişim Fakültesi mezunu olduğunu öğrendim.

Kozmik odanın açılışına davet edilen 8 gazeteci

Bu önemli açılımın yapıldığı toplantıya davetli olup katılan gazeteci ve televizyon yorumcuları da şunlardı:

Serdar Ali Çeliker, Uğur Karakullukçu, Mehmet Ayan, Nihat Kahveci, Fatih Doğan, Atilla Gökçe, Fırat Aydınus

Dediğim gibi, aralarında spor gazetecisi olmayan tek kişi bendim.

Sürpriz bir: Bütün kulüplere çağrı; Alman ve İngiliz sistemine var mısınız?

Bu toplantıda bize yapılan en önemli açıklama şuydu:

Belki ilk bizden duyacaklar; 

Önümüzdeki günlerde bütün kulüplere bir yazı gönderilerek çok kritik bir öneride bulunulacak ve kulüpler bu konuda görüşlerini bildirmeye davet edecek.

Konu şu:

“Türk futbolunun hakem konusunun yönetiminde Almanya ve İngiltere’de uygulanan hakem yönetimi sistemine geçelim mi?”

Almanya ve İngiltere gibi Avrupa futbolunun önde gelen liglerinde hakemlik yönetimi, ülke federasyonları, sistemi kulüplerle birlikte organize ediyor.

Şimdi Federasyon kulüplere bu modeli teklif edecek.


VAR hakemi Mustafa İlter Coşkun

Beş kişiden oluşan yönetim: Üçü hükümet, ikisi kulüpler

Bu sistemde ligin hakem sistemini 5 kişiden oluşan bir heyet yönetiyor.

Bunların üçü merkezi otorite tarafından, ikisi ise kulüpler tarafından belirleniyor.

Ancak kulüplerin belirleyeceği bu iki kişi, ligde oynayan kulüplerde profesyonel olarak çalışan ve yönetiminde yer alan kişilerden oluşmayacak.

Bu beş kişilik kurul, üç ayrı dalda profesyonel yöneticiler belirleyecek.

Bunlar da kulüplerden bağımsız çalışacak.

Bu üç kişiden biri hakem konularında görevli olacak.

Evet, bu sistemin ayrıntıları önümüzdeki günlerde kulüplere bildirilecek.

Böylece maçlarda görev alacak hakemlerle ilgili tartışmalara da son verilmesi amaçlanıyor.

Futbolun en ezeli sorusu: Ofsayt var mı, yok mu?

Bize verilen brifingin asıl amacı, Türkiye’de uygulamasına başlanan “yarı otomatik ofsayt sistemini” anlatmaktı.

Bu amaçla, Federasyonun kozmik odası sayılan VAR odası da bizlere açıldı.

Ve burada VAR hakemi Mustafa İlker Coşkun, bu sistemin nasıl çalıştığını bize bütün ayrıntıları ile anlattı.

Belki şimdi yazacaklarım, futbolla ilgili olmayan okuyucuları ilgilendirmiyor gibi gelecek ama hiç de öyle değil.

Artık birçoğumuzun hayatında çok önemli hale gelen futbola yönetim adaleti ve güveninin gelmesi için çok önemli bir adım bu.

Çünkü futbol maçlarının en tartışmalı ve en hassas konusu olan “Ofsayt var mı, yok mu?” sorusuna, dijital sistemin ve modern ölçüm sistemlerinin en hassas uygulamaları ile kesinlik getirmeyi amaçlayan bir sistem bu.


Ofsayt

Türk Telekom’la birlikte İtalya’dan sonra Avrupa’da ikinci ofsayt devrimi

Türkiye bu konuda büyük bir öncülük aldı ve Süper Lig’in ikinci devresinin başından, yani 20’nci haftadan itibaren uygulamaya başladı.

Türk Telekom’un teknik ve finansal katkısıyla bir ofsayt devrimi yapıldı.

Bu, bütün Avrupa liglerinde İtalya’dan sonra ikinci uygulama oldu.

Nedir bu sistem?

Stadyumlarda kurulan kameralar aracılığıyla elde edilen veriler kullanılarak, futbolcunun topa ilk temas anının ve oyuncuların sahadaki konumunu otomatik olarak belirleyebilen bir sistem.

İnsan iskeletinde 28 noktadan alınan referans ve 36 bin 300 data değerlendiriliyor

Bu sistem sayesinde bir futbolcunun pozisyonunun ofsayt olup olmadığı hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde tespit ediliyor.

Bir ofsayt kararını verebilmek için;

(*) Yüksek çözünürlüklü 10 EPTS kamerası çalışıyor.

(*) Maç öncesinde oynayacak bütün futbolcuların formaları ve iskeletleri tanımlanıyor.

(*) Bir futbolcunun iskeletinden 29 referans noktası inceleniyor.

(*) Saniyede 36 bin 300 datayı analiz ediyor.

(*) 22 futbolcu ve 3 hakemin konumunu belirliyor ve topla ilk temas anını buluyor.

Böylesine detaylı ve teknik bir çalışma bu…

Yani üç hakemin ve televizyon başında ahkam kesen sunucuların çıplak gözle görmesine imkan olmayan yüz binlerce data taranıyor.

VAR ekranlarındaki üç ayrı renkteki bayrağın anlamları

Sahadaki hakemin cebinde iki ayrı renk kart var.

Sarı ve kırmızı…

VAR odasındaki hakemin ise üç ayrı renkte bayrağı var.

Oyunun bir pozisyonundaki her futbolcunun iskeletinden gelen 29 referans ve 36 bin 300 datayı değerlendiren sistemin ana ekranı, VAR hakimine üç farklı bilgi veriyor:

(*) Yeşil bayrak: Yakın pozisyon ama ofsayt değil.

(*) Turuncu bayrak: Yakın pozisyon ama ofsayt.

(*) Mavi bayrak: Ofsayt var ama topla buluşma yok.

VAR konuşmalarının yayınlanması gündeme geliyor

Toplantı sırasında öğrendiğimiz önemli bir şey de şu:

Maç sırasında saha hakeminin VAR hakemleri ile konuşmasının yayınlanması gündemdi.

İspanyol La Liga’da bunun uygulanmasına başlanmış.

Her maç günün sonunda Federasyon, VAR hakemleri ile konuşmaları yayınlıyor.

İtalya liginde ise hafta sonunda toptan yayınlanıyormuş.

Bu konu hakemlere sorulmuş ve onlardan “Bizim için sakınca yok” cevabı gelmiş.


Eski hakem Fırat Aydınus

Ancak davetliler arasında bulunan eski hakem Fırat Aydınus, “Bunun hakemle VAR hakemleri arasındaki konuşmanın normalliğini olumsuz etkileyebileceğini” söyledi.

Başka bazı davetliler ise tam aksine bunların yayınlanmasının hakemlerle VAR hakemleri arasındaki konuşmaların seviyesini yükselteceği kanaatindeydi.

Bense bu konuşmaların maç sonrası tartışmalara eğlence boyutu getireceği, ekran başında kendini VAR sisteminden daha uzman sanan spor yorumcularına da çeki düzen getireceği görüşündeyim.

“Kabul edelim ki futbol bir hatalar oyunu”

Bize bu bilgileri veren VAR Hakemi Mustafa İlker Coşkun, “Futbol bir hatalar oyunu. Her zaman hatalar olacak. Bu sistemin amacı insan zaafından kaynaklanan hataları minimize etmek hatta tamamen ortadan kaldırmak” diyor.

Özel haberler bunlardı.

Size biraz da Futbol Federasyonu’nun Riva tesislerinden gözlemlerimi aktarayım.

Bu binada vefa, hafıza ve hakkaniyet var

Bu binaya ilk defa gidiyorum ve ilk izlenimim şu:

Acaba bütün Avrupa’da bu kadar güzel bir Federasyon tesisi var mıdır?

Tesisin en hoşuma giden tarafı şu oldu:

Burada hakkaniyet var.

Liyakat var.

Vefa var.

Kültürel bir estetik var.

Bir de modernite var.


Franz Beckenbauer ve Ali Kemal Denizci

Geçen hafta ölen alman efsane Beckenbauer’in dev fotoğrafı

Ana giriş bölümü yüksek tavanlı ve çok güzel bir tasarımla hazırlanmış.

Oradan bir koridora giriyorsunuz.

Sol tarafında tanıdığımız bütün milli futbolcularımızın portrelerinden oluşan çok dinamik bir fotoğraf galerisi var.

Onu izleyen koridorda ise futbol hafızamızdan devasa anlar görüyorsunuz. En sondaki dev fotoğraf ise geçen günlerde hayata veda eden efsane Alman futbolcu Beckenbauer ile milli futbolcumuz Ali Kemal Denizci’nin birebir mücadelesini gösteren güzel bir fotoğraf.

Bu bölümün ilk fotoğrafı ise efsane futbol insanımız Gündüz Kılıç’ın…


TFF binasındaki Şenol Güneş panosu

Tek başına en büyük pano Şenol Güneş’in

Tek başına en büyük fotoğraf ise Şenol Güneş‘in.

Altında şöyle bir cümle vardı:

“Önemli olan neye sahip olduğunuz değil, kiminle paylaştığınızdır.”

Onun bize Dünya Kupası üçüncülüğünü kazandırdığı maçlardan bir fotoğraf.

Bir salon Milli Takım’ımızın kazandığı kupalara ayrılmış.

Bir koridor ise Milli Takım’ımızın her dönem giydiği formalara ayrılmış.

Bir forma podyumu burası yani…

Futbolcu yemekhanesinin ucundaki dev kütüphane

Beni en çok etkileyen bölümlerden biri ise burada kampa giren Milli Takım oyuncularımızın yemek yediği salon oldu.

Masalar çok güzel.

Sandalyeler estetik…


TFF’deki kütüphaneli yemek salonunda Ertuğrul Özkök

Raflarda Atatürk, Sabri Ülker, Uğur Dündar ve spor ansiklopedileri

Yemekhanenin bir bölümü çok estetik ve devasa bir kütüphane şeklinde tasarlanmış.

Raflardaki kitapları inceledim.

Futbol Ansiklopedileri, futbolla ilgili çok sayıda yayın, spor yönetimi ile ilgili yayınlar var.

Bu arada Atatürk üzerine bir kitap, Sabri Ülker‘in hayatını anlatan üç ciltlik bir kitap ve Gökmen Ulu’nun “Uğur Dündar” kitabı dikkatimi çekti.

Kahve barındaki genç baristalar

Özel olarak ilgimi çeken bir bölüm de dinlenme salonlarının kahve barıydı.

Burada her türlü kahveyi yapan genç baristalar çalışıyordu.

Özel zevkim olan filtre kahvemi istedim, vardı.

Ancak Etiyopya mı, Brezilya mı öğrenemedim.

Karton kahve bardakları biraz daha büyük olsa, kendinizi Starbucks veya Kahve Dünyası’nda hissedebilirsiniz.


Futbolcuların yer aldığı dijital ekran ve Ertuğrul Özkök

“Aa Sabri de benim gibi suyun öte tarafındanmış”

Dışarda ise 5 ayrı antrenman sahası yemyeşil uzanıyordu.

Çıkarken milli futbolcularımızı tanıtan özel bir dijital ekran dikkatimi çekiyor.

Ekrandaki görüntü belli aralıklarla değişiyordu.

Onun önündeyken tesadüfen Fenerbahçe’nin efsane oyuncusu Basri Dirimlili’nin milli formayla fotoğrafı ve ona ait bilgiler vardı.

Orada “Mehmetçik Basri’nin” de benim gibi suyun öte tarafından olduğunu öğrendim.

Meğer Bulgaristan’ın Silistre kentinde doğmuş.

Eski federasyon başkanlarının fotoğrafları değil, çizimleri var

Futbol Federasyonu başkanlığı yapmış herkesin fotoğrafları vardı.

Ancak belli bir yıldan sonra eski başkanların gerçek fotoğrafları değil, çizimle yapılmış fotoğraflarının bulunduğu dikkatimi çekti.

Federasyonun binasına ilk defa gittim ama çok tanıdık bir hafıza koleksiyonu ile döndüm…

Oradaki tarih, biraz benim de İzmir’de Leskay ve Altınordu sahalarında mahalle topçusu olarak başlayan, Alsancak Stadı’nda maç seyrederek, çıkış kapısında Lefter ve Can‘ı otobüse binerken üç beş saniye görebilmek için beklediğim günlere ait futbol hafızamın tarihiydi…

Belki de benim yaşımdaki birçok insanın hafıza tarihi…

Çok sevdim bu binayı.

Hiç unutmayacağım…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir