ABD anlaşmaları ithalatı 10 milyar artıracak: Türkiye “ortak” değil “pazar” konumunda

ABD ile Türkiye arasında büyük bir kazanım olarak sunulan ticari anlaşmalar iki ülke arasındaki dış ticaretin dengesini bozmaya adayken, Türkiye bu işbirliğinde “ortak”tan çok “pazar” konumuna geliyor. İş dünyası ise “denge” uyarısı yapıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın imzaladığı açıklanan anlaşmalara göre THY Boeing’den 225 uçak alacak, enerjide ise LNG ithalatı yapılacak. DEİK Türkiye Amerikan İş Konseyi Başkanı (TAİK) Murat Özyeğin’in Ekonomim gazetesinde yer alan açıklamalarına göre Pegasus’un da alacağı uçaklarla birlikte Türkiye bu kapsamda yıllık 8 milyar dolarlık ithalat yapacak.

LNG ithalatının da yıllık 2 milyar doları bulması bekleniyor. Böylece, ABD’den ithalat rakamına yıllık 10 milyar dolarlık bir artış eklenecek. Geçen yıl Türkiye’nin ABD’ye ihracatı 16.3 milyar dolar, ithalatı ise 16.2 milyardı. Bu gelişmelerle birlikte 2026’da ABD’den ithalatın 26 milyar doları aşacağı öngörülüyor.

Bu durumda ABD iki kalemle öne geçiyor. Türkiye açısından ise aynı netlik yok. Türkiye’nin daha önce hazırladığı yol haritalarında özellikle Çin’e yönelik vergiler sonrası doğabilecek boşluklardan tekstil, mobilya, otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlerle faydalanma planı vardı.

YERLİ ÜRETİM ŞARTI

Ancak Türkiye’ye mobilyada yüzde 30-50, ortalama yüzde 15 olarak açıklanan vergilerde bir değişiklik olmadı. Üstelik Türkiye birçok üründe ek vergileri kaldırarak pazarı ABD’ye daha da açtı. Özyeğin, yeni bir yol haritası oluşturulmasını öneriyor. Ekonomistlerin yaptığı yorumlarda ise şu uyarılar öne çıkıyor:

– Uçak ve enerji gibi stratejik ithalat kalemlerinde yerli alternatifler ve çeşitlendirme politikaları net bir şekilde öncelenmeli.

– ABD’ye yönelik ihracat stratejisi somut sektör, ürün ve pazarlama planlarıyla desteklenmeli.

– Boeing gibi firmalarla yapılacak büyük ölçekli anlaşmalarda, yüksek teknoloji transferi ve yerli üretim şartları bağlayıcı hale getirilmeli.

– Ticaret dengesi, sadece rakamsal büyüklükle değil; ülke ekonomisine uzun vadeli katkı potansiyeliyle değerlendirilmeli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir