“`html
Gazze’de Filistin Kızılayı’na Saldırı: Bir Çalışan Hayatını Kaybetti
Filistin Kızılayı (PRCS), Gazze’deki yardım merkezi üzerine gerçekleştirilen bir saldırıda, bir çalışanının yaşamını yitirdiğini ve üç kişinin yaralandığını bildirdi.
Yardım örgütünün açıklamasına göre, Pazar günü gerçekleşen bu saldırı, binada yangına yol açtı ve ciddi hasara sebep oldu.
Han Yunus bölgesindeki bu saldırının “kasıtlı bir eylem” olduğunu vurgulayan PRCS, işgal altındaki bölgede yardım faaliyetlerinin yapıldığı merkezin İsrail ordusu tarafından bilindiğini ve kırmızı amblemle işaretli olduğunu belirtti.
Filistin Kızılayı, insani yardım alanında önemli bir rol oynayan sivil toplum kuruluşudur ve Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu’na (IFRC) üyedir.
Uluslararası hukuk çerçevesinde, Kızılhaç ve Kızılay amblemleri; tıbbi ve insani yardım görevlilerinin tanınmasını sağlamak amacıyla kullanılmakta ve bu kişiler Cenevre Sözleşmeleri ile korunmaktadır.
İsrail ordusu ise, yapılan açıklamaya yanıt vererek, Filistin Kızılayı’na yönelik herhangi bir saldırı hakkında bilgi sahibi olmadıklarını ifade etti.
PRCS’nin paylaştığı görüntülerde, örgütün kullandığı merkezin çeşitli bölgelerinin yandığı ve büyük hasar gördüğü gözlemleniyor.
Hayatını kaybeden çalışanın isminin Omar Isleem olduğu açıklandı. PRCS, “Bu olay bir hata sonucu meydana gelmedi. Tüm insani yardım ve sağlık çalışanlarının korunması için tekrar çağrıda bulunuyoruz.” ifadesini kullandı.
Birleşmiş Milletler’in (BM) verilerine göre, Mayıs ayından itibaren en az 1,373 Filistinli, yiyecek bulma çabaları sırasında hayatını kaybetti.
Birçok yardım vakfı ve hükümet, Gazze’de gıda sıkıntısının artması karşısında İsrail’e uyarılarda bulunmaktadır.
Gazze’nin Sağlık Bakanlığı, gıda yetersizliği nedeniyle 93’ü çocuk olmak üzere 175 kişinin öldüğünü duyurdu.
İsrail, gıda yardımının Gazze’ye girişini engellediği iddialarını reddediyor ve BM gibi yardım kuruluşlarının gıda dağıtımında başarısız olduğunu öne sürüyor.
ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve ABD’nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee
ABD Yetkilileri Gazze’de: Medya Gösterisi Mi?
Öte yandan, Gazze’deki açlık kaynaklı ölümler nedeniyle baskı altındaki İsrail’in en büyük müttefiki ABD’den bazı yetkililer bölgeye girdi. Trump’ın Ortadoğu özel temsilcisi Steve Witkoff ile İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, yardım dağıtım noktalarını ziyaret etti.
Witkoff, Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) tesisine yönelik ziyaretin amacını, Trump’a “insani durum hakkında doğru bir bilgi vermek ve Gazze halkına yardım ulaştırma planları hazırlamak” diye tanımladı.
Huckabee, yaptığı bir paylaşımda, “gerçeği öğrenmek” amacıyla İsrail ordusundan bilgi aldıklarını ve yerel halk ile görüştüklerini belirtti.
BBC’nin elde ettiği bilgilere göre, Witkoff ve Huckabee, Gazze’de yardım faaliyetleri yürüten GHF merkezini ziyaret etti.
Huckabee’nin sosyal medya hesabında yer alan bir fotoğrafta, tartışmalı yardım dağıtım sistemine destek veren bir afişin yer aldığı görüldü.
Fotoğrafta, Witkoff’un yerel bir kadınla tokalaşırken arka planda “Günde 100 milyon yemek dağıtıldı” yazılı bir pankart dikkat çekiyor.
Ancak bazı Gazzeliler, Witkoff’un ziyaretini “medya gösterisi” olarak değerlendirdi. Gazze’de yaşayan Louay Mahmud, “Steve Witkoff sadece İsrail’in görmek istediği hikayeyle yetinecek.” dedi.
İki çocuk babası Amer Khayrat ise, “Gazze’nin asıl ihtiyacı, medya ekipleri ile gelen yeni elçiler değil. Kuşatmanın kaldırılmasına, bombardımanın son bulmasına ve ABD’nin körü körüne desteğinin sona ermesine ihtiyaç var.” ifadesini kullandı.
Son günlerde, Trump’ın destekçileri arasında İsrail’e verilen desteği sorgulayan önemli isimler çıkmaya başladı. Cumhuriyetçi Kongre üyesi Marjorie Taylor Greene, İsrail’in Gazze’deki eylemlerini soykırım olarak değerlendiriyor.
Gazze’de yardım dağıtımları, Mayıs ayından bu yana GHF tarafından sürdürüldü. Bu yardım süreci, silahlı özel güvenlik kontrolünde gerçekleştiriliyor ve Birleşmiş Milletler bu süreçten dışlanmış durumda.
BM verilerine göre, GHF’nin faaliyete geçmesinin ardından en az 1,373 Filistinli, yardım dağıtım bölgelerinde hayatını kaybetti.
Steve Witkoff’un Gazze ziyaretiyle eş zamanlı olarak İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bir rapor yayımladı. HRW, İsrail ve ABD’yi, yardım dağıtım noktalarında “kan dökmeye yol açacak ve hatalı bir sistem” kurmakla suçladı.
İsrail, Hamas’ı yardımları çalmakla ve dağıtım bölgelerinde huzursuzluk çıkarmakla suçlamaktadır. Ordusu, yalnızca uyarı ateşi açtıklarını ve kasıtlı olarak sivilleri hedef almadıklarını iddia etmektedir.
BBC’ye konuşan emekli bir ABD özel kuvvetler subayı, Filistinli kalabalıklara yönelik tank ateşinin açıldığına şahit olduğunu belirtti.
Anthony Aguilar, kariyeri boyunca “silahsız ve aç bir halka karşı bu düzeyde bir vahşete” tanık olmadığını ifade etti.
GHF ise, Aguilar’ın iddialarını “kesinlikle yanlış” olarak nitelendirerek, onun “kötü davranış nedeniyle işten çıkarılan rahatsız bir çalışan” olduğunu savundu.
İsrail hükümeti, uluslararası haber ajanslarının Gazze’ye girişine ve bağımsız haber yapmalarına izin vermemektedir.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Gazze’deki insani koşulların “İsrail’in sivil halkı aç bırakmayı bir savaş silahı haline getirmesi” sonucunda bu hale geldiğini öne sürmektedir.
HRW, İsrail’in Filistinli sivilleri kasıtlı olarak aç bıraktığını ve bu süreçte yiyecek arayışındaki ailelere neredeyse her gün ateş açtığını kaydetmektedir.
‘Günde 100 milyon yemek dağıtıldı’ posteri
HRW’den Belkis Wille, “İsrail kuvvetleri, Filistinli sivilleri yalnızca aç bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda yiyecek bulmaya çalışan ailelere de ateş açmaktadır.” dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, GHF’nin faaliyetlerinin askıya alınması ve İsrail’e baskı yapılması yönünde çağrıda bulundu. İsrail ise soykırım iddialarını tamamen reddediyor.
Ancak, 7 Ekim 2023’ten bu yana, iki önde gelen İsrail merkezli kuruluşun Gazze’deki eylemlerini soykırım olarak nitelendirmesi dikkat çekti.
İşgal altındaki bölgede açlık yaşandığı gerçeğini kabul etmeyen İsrail, Filistin’in tanınması yönünde açıklama yapan ülkeleri Hamas’a destek vermekle suçluyor.
Gazze’deki insani kriz derinleşirken, G-7 ülkelerinden Filistin’i tanıma yönünde çeşitli açıklamalar geldi. Fransa ve İngiltere, Eylül ayında bu yönde mesajlar verirken, Kanada’nın da benzer adımlar atmayı planladığı bildirildi.
İsrail, Filistin’i tanıma yönündeki girişimleri engellemeye çalışmakla birlikte, ABD yönetimi de bu ülkeleri hedef alan sert açıklamalarda bulunmaktadır.
“`