İngiliz finans gazetesi Financial Times, Merkez Bankası’ndaki (TCMB) görev değişikliği sonrası piyasalardaki tepkiyi analiz eden bir yazı kaleme aldı.
Analize göre, Türkiye’nin Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın bu ay aniden istifa etmesinin, ülkenin kısa süreli parasal ortodoksi deneyinin sona erdiğine dair yatırımcılarda tedirginlik yaratması beklenebilirdi. Piyasanın tepkisinin bu kadar sessiz olması, ülkenin ekonomik liderliğindeki gerçek gücün artık Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’te olduğunu gösteriyor.
Ancak Şimşek’in tek başına bir “kilit adam” rolü taşımasının sağlıksız olduğu belirtilen analizde Türkiye’nin ekonomi yönetimindeki kadroyu saygın isimlerle güçlendirmesi gerektiği belirtildi.
Analizde öne çıkan bölümler şöyle oldu:
Hafize Gaye Erkan, Merkez Bankası’ndaki görevinin üzerinden bir yıl geçmeden, basında kendisine karşı yürütülen kampanyayı gerekçe göstererek istifa etti. ABD’de eğitim görmüş olan Erkan (44 yaşında Türkiye’nin ilk kadın merkez bankası başkanı) ülkenin bir zamanlar sallantıda olan para politikası konusunda tavizsiz bir duruş sergilediği için bu bir darbeydi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Erkan’ı geçtiğimiz Haziran ayında atadı. Görünüşe göre onun onayıyla, kronik yüksek enflasyonla mücadele etmek için hemen bir kampanya başlattı. Toplamda, Erdoğan’ın daha önce “şeytani” olarak kınadığı faiz oranlarında yaklaşık yüzde 36,5 puanlık artış sağladı.
ESKİ GÜNLERE DÖNÜŞ GIBI HİSSETTİRDİ
Erkan’ın istifası ise Erdoğan’ın faiz konusundaki görüşlerini paylaşmayan başkanları görevden aldığı eski günlere dönüş gibi hissettirdi. Ancak önceki tasfiyelerin aksine Erkan’ın gidişi piyasalarda neredeyse hiç dalgalanma yaratmadı.
Bunun nedeni kısmen Erkan’ın yerine gelen Fatih Karahan’ın Pennsylvania Üniversitesi, New York Merkez Bankası ve Amazon’u kapsayan bir geçmişe sahip olması. Goldman Sachs gibi analistler Karahan’ı “saygın” olarak tanımladı ve Erkan’ın ayrılışının politika anlaşmazlıklarından kaynaklanmadığını belirtti.
‘BEŞ YIL ÖNCESİNE KIYASLA BÜYÜK BİR GELİŞME ANCAK…’
Ancak piyasalardaki sakin havanın asıl anahtarı, 11 yıl boyunca Erdoğan hükümetinde üst düzey ekonomik pozisyonlarda görev yapan ve 2018’de sıkıntılı koşullar altında ayrılan ve geçen yılki seçimlerden sonra tekrar göreve getirilen eski Merrill Lynch bankacısı Şimşek’in güven verici varlığı.
Şimşek, tahvillerini satın almak için yabancı yatırımcılara ihtiyaç duyan Türkiye için piyasaların önemli olduğunu biliyor. Türk medyasının uğursuz ve komplocu yabancı yatırımcılara yönelik düşmanca tasviri neyse ki eriyip gitti. Ayrıca, para birimi çöktüğünde vatandaşların ithal mallarda daha fazla fiyat artışından muzdarip olduğunu da biliyor. Ekonomi politikasında sürekliliğe ve özellikle enflasyonda istikrara duyulan ihtiyacın farkında.
Merkez Bankası henüz bunu sağlamaya yakın değil. Yıllık enflasyon hala yüzde 65’e yakın seyrediyor. Yine de fon yöneticileri Şimşek’e bu işi yönetme ve en önemlisi Erdoğan’ı yanında tutma konusunda güveniyor ve yeniden atanmasından bu yana yıllar sonra ilk kez Türk varlıklarına geri dönmeye istekli olduklarını kanıtladılar. Karahan, Şimşek’in merkez bankası için seçtiği isim ve Wall Street analistleri ve yatırımcıları için bu yeterli.
Bugünkü durum beş yıl öncesine kıyasla büyük bir gelişme. Ancak yine de ideal değil. Şimşek’in omuzlarındaki yük oldukça fazla ve yatırımcıların böylesine yoğun bir kilit adam riski taşıması sağlıksız. Türkiye’nin ekonomik mekanizmasının üst kademelerinde daha geniş bir saygın figür grubu, Erdoğan’ın ortodoksluğa dönüşümünün köklü olduğunun kanıtı olarak oldukça arzu edilir. Şimdilik Cumhurbaşkanı ile Batılı fon yöneticileri arasındaki karşılıklı güvensizlik devam ediyor. Yatırımcılar Şimşek’in aralarındaki en önemli fısıldayıcı olduğuna inanıyor.